Ana içeriğe atla

BİRAZ ÇATLAK OLALIM N'OOLUR!


Gülümsemek kadar etrafında güleryüzlü ve iyimser  insanların olması kısmı da çok önemli. Dün uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla görüştük, oturduk sohbet ediyoruz. Çin'e gitmiş bir haftalığına, ülkenin insanlarının güleryüzlü olduğu, ufacık şeyler için bile sürekli şükrettikleri dikkatini çekmiş. Yeşile, ağaca ne kadar önem verdikleri. 'çünkü doğadan besleniyoruz' diyorlarmış. Çin illa gideyim-göreyim dediğim yerlerden biri değil; ama bu sohbetten sonra merak ettim bu iyimser insanları ve yaşadıkları ülkeyi. Nedense ben Çin'i hep, robotlaşmış ruhsuz insanlar ve yeşilden uzak sırf koca koca binaların olduğu bir yer olarak düşünürdüm.

Bahsettiğim arkadaşım güleryüzlü, zor durumlarda komik bir taraf bulan, esprili tarzı olan bir insan. Normal bir insan yani. Kendisine birkaç kişinin bu özelliklerden dolayı 'sen çatlaksın ya' dediklerini söyledi. 'çatlak derken?', 'ya hani hep gülersin falan'. Asık suratlı olmak, kötümser olmak, sürekli bir şeylerden şikayetçi olmak normal bir durum. Güleryüzlülük ve iyimserlik çatlaklık, o zaman ben de biraz zırdeliyim :-)


Sokakta veya girdiğim herhangi bir toplumda, insanların birbirlerine selam verirken tebessüm etmeye korkmalarına ben de takılmış durumdayım. Bu aralar iş görüşmelerim oluyor, başsağlığına gitmiş gibi hissediyorum bazılarında kendimi :) Otoriteriniz mi sarsılacak hani ne olacak tebessümle karşılasanız insanları. Eski çalıştığım dönemlerden hatırladığım bir arkadaşım var. Ayakkabısının bağına bile söylenen, kendi kendine sürekli homurdanan biriydi. Onunla çalışmayı sevmezdim, zaten herkes de şikayetçiydi o halinden.

Hayat zaten yeterince zor ve karmaşık olabiliyor. Daha fazla zor hale gelmesinin bir faydası olmaz bize değil mi? Kendimiz için  etrafımızdaki insanlar için biraz güleryüzlü ve iyimser olalım. Lütfen....

   " En güzel yüz gülen yüz " Alıntı















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NASIL BULMAK İSTİYORSAK ÖYLE BIRAKALIM

Bugün Aktif Felsefe Derneği ile çevre temizliği yaptık. 27 kişiymişiz, fena bir sayı değil aslında, çevre temizliği etkinliği olduğunu düşünürsek. İlk başta bir şey yok gibi gözüküyordu, sonra bir baktım traktörde bir çöp yığını oluşmuş torba torba. İnsanlar neler neler atmışlar, acaba bugün bizimle orada olup çöp toplasalardı, tekrar atarlar mıydı? merak ettim... Umursamazlık, nasıl olsa arkadan biri toplayacak, zaten bizden önce de atılmış, vb.gibi düşüncelerle bu saygısızlık yapılıyor. Ben bunu öncelikle kendine saygısızlık olarak görüyorum. Bir de şu var, iş hayatında da çok rahatsız olduğum bir konuydu. İnsanlar tek tek çok iyi; ama bir araya geldiklerinde korkunç olabiliyorlar. Ortak kullanım alanlarının kullanımı konusunda da bu geçerli..Evinde hijyen hastası kesilen biri, ortak kullanım alanlarını kullanırken inanılmaz davranıyor. Kendi yaptığının anlaşılmayacağı rahatlığı mı? yoksa başka biri temizleyecek nasılsa mantığı mı? ya da her ikisi..  Sınırlı bir alanı temiz...

KASITLI KÖTÜLÜK İFLAH OLMAZ

 Geçenlerde The I-land diye bir dizi izledim. Yorumlara baksaydım izlemezdim sanırım; ama ben diziyi beğendim, Lost'un tamamını izlememiştim ona benzerliğinden bahsetmişler, benziyor da tabi ki Lost çok daha güzeldi. Aslında The I-Land dizisinin fikrini sevdim.  3-5 yıldır iyilik ve kötülük üzerine düşündüğüm bir şeyi hatırlattı. Bir insan size yanlışlıkla kötülük yaptıysa, üzdüyse bu insan affedilebilir, sonucun size zarar vereceğini düşünememiş olabilir, kasıt yoktur,.vs.vs. Bunun tersi, kötülük kasıtlı ise, bile isteye yapıldıysa; emin olun ki bu insan pişman olmaz (istisnalar kaideyi bozmaz) ve fırsatını bulduğu ilk fırsatta size daha beterini yapar. Tecrübe ile sabittir. 😉Kaçın, kaçın, kaçın! Değişik sektörlerde çalıştığım için iki iş yerinde böyle insan modeline rast gelmişliğim var 😏Her ikisinin de ortak noktası biraz hasta ruhlu olmalarıydı ve kıskanç karakterleriydi. İlk bahsettiğim daha bilindik ortalık karıştıran tiplerden. Sonra denk gelen tam bir psikopattı. Şan...

"ZAMANIN İKİ BOYUTU VARMIŞ..."

Amanın yeni sene de almış başını gidiyor. Klasik bir cümle gibi olacak; ama yaşadığımız An'ların, ama gerçekten yaşadığımızı hissettiğimiz An'ların kıymetini bilmek gerek. Mutlu olmak için bir otobüse binmedik, 2 durak sonra inip Mutluluk'a ulaşmayacağız. Yol boyu izlediğimiz manzara kadar mutlu olacağız. O sebeple bu olsun-şu olsun mutlu olayım diye kendimizi şartlandırmamalıyız.  "Yaşamda, endişelerin %90'ı yersizmis~!" Yaşamak çok güzel de yarın ya da belki az sonra ölmeyeceğimizi biliyor muyuz? Öyleyse bu fani dünyada, önemli olan, 'önemli olmak değil değerli olmak, değerli hissetmek'. Bir de "Sene değişti, insanlar değişmedi, durumlar değişmedi falan filan...." diyorlar ya hani, ee o zaman biz değişelim bir zahmet! :-)