Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İÇİMDEN HİÇ SES GELMEDİĞİ ZAMANLAR

Gökyüzü ve bulutlar ilgimi çekmiştir hep. Nefes almayı unutur ya insan bazen, birden başımı kaldırıp gökyüzüne baktığımda ferahladığımı hissediyorum ben. Sık olmasa da içimden hiç ses gelmez bazı zamanlar...Geçen gün öğle yemeği sonrası dışarı çıkmıştım, gökyüzüne bakmadan edemem, bugün ne giymiş derim. Düşündüm sonra, öyle güzeldi ki "Bir de dilin olsa kimbilir ne güzel şeyler söylerdin sen" dedim.  Kümülüs bulutlar favorimdir bu arada. Şirketimizin bulunduğu yer dağlara baktığı için, bulutlar ayrı bir güzel. Çok nadiren gökyüzü bulutsuz ve renksiz oluyor. O zamanlar belki onun da içinden hiç ses gelmiyordur... Hayat yorar ve bıkkınlık verir bazen, bazı şeyler üst üste gelir, işte o zamanlarda gücümüzü severek yaptığımız uğraşılarımızdan alıyoruz sanırım(böyle hissedilen anlarda farkında olmasak da kesin öyle). Hep diyorum son bir iki yıldır "Daha esnek ve daha güçlü olayım, sert ve kırılgan olmayayım"  Bunu imtihan mıdır bazı yaşadığımız can

DÜNYA BURASI, RÜYA UYKUDA :)

Çok rüya görenler, yaratıcılıklarını rüyalarıyla beslermiş. Rüyalarla ilgili okuduğum bir yazıda Salvador Dali'nin, eserlerinde rüyalarından faydalandığı anlatılıyor. Bilimsel açıdan bakıldığında tartışılır bir şeymiş. Rüyaların sembolik anlam taşıdığı anlatılıyor bir de. Ben de çok rüya görürüm; ama yaratıcılığımı çalıştırmadığı kesin :) Freud ve rüyalarla ilgili yazılanlar ise biraz daha karışık. Sohbet etmekten keyif aldığım, iki arkadaşımla konuşuyoruz bir gün. Bir tanesi, sık sık aynı rüyayı gördüğünü söyledi, detaylandırmak istemediği için sormadık biz de. Ona buna danışırken, şehir dışında birine yönlendirmişler onu. Önce telefonla görüşmüşler, sonra yaşadığı yere gitmiş, tanışmış. Rüyalarını ona anlatıyormuş ve o kişinin kendisi için yol gösterici olduğunu, rüyalarını yorumladığını söyledi. Biz film gibi, dinledik onu. "Aslında herkesin bu hayatta bir kılavuzu var; ama biz ona hazırsak karşımıza çıkıyor" dedi. Benim için öyle bir kişi yok, çevremdeki insanla

BİR KİTAP - BU ROMAN O KIZ OKUNSUN DİYE YAZILDI

                                Sevgiliyi bulmak mı zor? Sevgiliyi kaybetmek mi?                       “Bazı ‘an’lar vardır, koca bir öykünün sırrı onlarda gizlidir sanki.” Sonbahar yaprakları vardır hani, sarı, turuncu, kırmızı ve tonları. Sıcacıktır renkler, içiniz ısınır. Sanki yarım kalmış duyguların ve aşkın rengidir mevsim. Kitabın şiirsel anlatımı, verdiği yoğun duygu, güçlü-narin bir iki kol gibi sarıyor bizi. Eğer kitapların bir okuma mevsimi var ise Bu Roman O Kız Okusun Diye Yazıldı tam Sonbahar’a yaraşır bir kitap olmuş.  Yazarımız Bir An Bin Parça romanıyla 2007 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Kendisinin yazıp-yönettiği Aykırı Kumpanya adlı gösterisi vardır. İlk yayımlanan kitabı, Geç Kalmış Romantik isimli öykü kitabıdır. Bir televizyon kanalında Aykırı Sorular adlı programı sunmaya devam etmektedir. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Sosyal medyada da kendisini takip ediyorum. Romanının adı ilgimi çekmişti. Akıcı bir dille yazılmış. Kitabın kapak