Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR KİTAP&BİR ANI - KİŞİSEL DİRENİŞ KİTABI (ENVER AYSEVER)

Edebiyat ne işe yarar? "Faili belli olmayan ve herkesin bildiği sırrı, açıktan söyleyendir edebiyat!"  (Kırmızı Pazartesi'denmiş, ben okumadım, yazarımız bahsetmiş) Bir ara kitap özetlerimi bir site için yazıyordum, makale yazarı arkadaşlarımdan biri, makalesini yazdığı kitabın yazarı ile röportaj yapmıştı. Röportaj hiç bilmediğim bir konu; ama ben de heveslendim birden. İlk aklıma gelen de Enver Aysever olmuştu. O sıralar Bu roman O Kız Okusun Diye Yazıldı 'nın makalesini yazmıştım, twitterdan da yazarı takip ediyorum, uğraşmıştım ama dikkatini çekememişti makalem. aykiriakademi.com'dan kendisine bir mail attım, sitemizden bahsettim, makalemin linkini gönderdim, kendisi için küçük, sitemiz için büyük fark yaratacak bir şey olduğunu yazdım. Ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum, asistanı Aslı Hanım'dan mail geldi, Enver Aysever'in ertesi gün Nazım Kültür Merkezi'nde olacağını, 12:00'de yarım saat bana vakit ayırabileceğini ve

YAZ- YAZ GİBİ

Kürşat Başar'ın Yaz kitabını okumak yaz mevsimine kısmetmiş. Kürşat Başar'ın okuduğum ilk kitabı. Nasıl insanın bilgisi arttıkça, ne çok şey bilmediğini farkediyorsa, aynı durum okumada da geçerli. Okudukça, okumadığın ne çok kitap olduğunu görüyorsun.  Yaz romanı beni hikayesiyle sarmadı aslında, hikayeyi anlatmaya kalksam sıradan gelebilir size, yazarın anlatım biçimi, içtenliği sardı beni. Diğer romanlarını merak ettim, acaba onlarda da bu tarzı yakalayabiliyor mu insan? Okurken ilk defa bir yazarı merak ettim, onunla tanışmak, sohbet etmek istedim. Yazarın Felsefe okuduğunu öğrendim sonra, bunu içimi ısıtan cümlelerinden anlamış olmalıydım ya. Yaz mevsimini çok severim, Yaz romanını da sevdim, yok aslında romanı değil, kitaptaki anlatımı, ruhu sevdim, cümleleri sevdim.  "..Ve bunca yıl sonra itiraf etmeliyim ki gerçek benim sandığım kadar karmaşık değilmiş ve aslında sözcükler onu bozup içinden çıkılmaz hale getiriyormuş. Çünkü sözcüklerin b

SİDDHARTHA ÜZERİNE BİRKAÇ NOT

"Anlamını çıkarmak istediği bir yazıyı okuyan biri, işaretleri ve harfleri küçümsemez; yanılsama, rastlantı ve değersiz bir kabuk diye bakmayıp, okur, inceler ve sever onları.." Canımız sıkkın olduğunda gitmek isteriz, Boşluğa düştüğümüzde, beklenti içinde olduğumuzda, bir şeyleri beklediğimiz sırada gitmek isteriz. Sanırız ki gittiğimizde içimiz ferahlayacak, neyse o eksik yerine oturacak. Gittiğin yerde kendini bulursan, bazı gitmeler öğreticidir.   Kitabı bir dostumun tavsiyesi üzerine okudum. Okuyalı epey bir zaman geçti, bir türlü yazamadım, ilk okuduğum zamanki duygularla yazmayı seviyorum aslında, kitabın sardığı o görünmeyen şey etrafımı sardığında..o zaman kurduğum cümleler kitapla daha güzel özdeşleşiyor.  Siddhartha mutsuzdur, bir hedefi vardır. "...arınmış olmak, susamalardan arınmış, istemelerden arınmış, düşlerden, sevinçlerden, acılardan arınmış...Ben olmaktan çıkmak, boşalmış bir yürekle dinginliğe kavuşmak, benliksiz düşünmelerle mu

BİR KİTAP - KÜÇÜK MAVİ EMPATİ KİTABI

Durum şu ki; Ah Canım! Vah Canım’dan öteye gidemeyen bir ‘Empati’ duygusuna sahibiz. Nil Gün’ün Kişisel Gelişim üzerine çok değerli kitapları var, hatta bu alanda en iyilerden diyebiliriz. Kitap okumayı sevmeyenler için, bazı kitaplarının Cd’leri de var. Kuraldışı ile kişisel gelişim alanında, hem kurumlara hem bireylere yönelik workshopları var. Workshopların amacını; “Hasta insanı normal insan haline getirmek değil, normal insanı sağlıklı insana dönüştürmek.” olarak tanımlıyor. 1972 yıllarında gittiği California'da ondört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklı olarak yaşamış. California’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve humanistik psikoloji alanlarında eğitim gören yazarımız Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing ve NLP eğitimleri de almış. Köşe yazarlığı da yapan Nil Gün’ün radyo ve TV programları da var. 1995 yılında kurduğu Kuraldışı Yayınları'nda psikoloji ve bireysel gelişim, daha sonra kurduğu Ötesi Yayınları'nda felsefe, Aykırı Yayınla

BİR KİTAP - ŞEYTAN VE GENÇ KADIN

"İnsanın sahip olabileceği en değerli şeyi yitirmiştim ben: insanlara duyulan güveni." Herşeyin bir sebebi ve zamanı olduğunu düşünürsek, yıllardır kitaplıkta duran Şeytan ve Genç Kadın'ın okunma zamanı 2015 Mart ayıymış. Hikaye Bescos isimli, kendi halinde, gelişme kaydedememiş küçük bir kasabada geçiyor. Yüz sekizi kadın, yüz yetmiş üçü erkekten oluşan bu kasabanın tek genç insanı Chantal isimli bir kadındır. Genç biri için oldukça sıkıcı bir durum olmalı bu. Chantal köyün otel barında garsonluk yapmaktadır. Kimsesi yoktur. Kasabadan kurtulup büyük şehirlere gitmek istemektedir; ama bunu gerçekleştirecek ne parası ne de cesareti vardır. Hikaye, bir hafta içinde gerçekleşiyor ve bitiyor. Kasabaya orta yaşlarda Carlos isimli yabancı bir adamın gelmesi ile birlikte olaylar başlıyor. Yabancı, bir haftalık konaklama ücretini peşin olarak öder. Kasabaya gelme amacı vardır. Bu hedefine ulaşmak için aracı olarak Chantal’i seçer kendisine. Chantal ise herş

BİR KİTAP - KORKU - OSHO

Osho’yu bilmeyenimiz yoktur. Daha çocuk denecek yaşlarda, başkaları tarafından ezberletileni kabullenmektense, kendi gerçekliğini deneyimlemeyi tercih etmiştir. Kendisi ‘Asi Ruh’ olarak da anılıyor. 1931 yılında Hindistan’da doğmuştur. Tüm Hindistan’ı dolaşarak, tutucu din adamlarına meydan okumuştur. Hiçbir geleneğe ait olmadığını söyleyen Osho’nun, öğrencilerine ve dünyanın her yerindeki sevenlerine yaptığı konuşmalar otuzdan fazla dile çevrilmiş, altı yüzden fazla cilt halinde yayımlanmıştır. 1985 yılında yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçlamasıyla gözaltına alınmış ve bu sırada yavaş yavaş zehirlendiği söylenmiştir. Osho, Doğu’nun meditasyon teknikleri ile Batı’nın terapi yöntemlerine yepyeni bir bakış açısı getirmiştir. Toplum, din, politika, felsefe, psikoloji ve insanın varoluş ilişkisini ele alan Osho, bu konularda ileri sürdüğü oldukça cesur ve kalıpları kıran savları, söylemleri ve iddiaları ile birçok otoritenin tepkisini çekmiştir. Bazen dine karşı bazen dinin

BİR KİTAP - İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN

Bir gün kitap rafları arasında dolaşırken “ İçimizdeki Şeytan ” adı ile dikkatimi çekti. Bir ara bu İçimizdeki Canavar’a takmıştım. Bununla ilgili bir şeyler yazmaya çalışmıştım. Sanırım kitabı görmem de aynı zamanlara denk geldi. Yazarı da Sabahatin Ali olunca hiç düşünmeden kitabı sevdim ve aldım. Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna yazarımızın en bilinen eserlerindendir. Bir yazısı yüzüne tutuklanmış, üç ay hapis yatmış ve  sürekli izlendiği için, 1948 yılında yurtdışına kaçmak isterken öldürülmüştür. Öyküleri, şiirleri de vardır. Büyük bir romancı ve büyük bir hikayecidir. Solcu bir aydındır. Yaşadığı dönemin göreceli özgürlük ortamında oldukça cesurdur. Kürk Mantolu Madonna son yılların en çok okunan kitaplarından biri olma özelliğini taşıyor. İnsan ruhunu çok iyi anlattığı için olabilir mi? İçimizdeki Şeytan realist bir üslupla yazılmış. Tirat anlatımı ile dikkat çekiyor kitap. İkinci Dünya Savaşı öncesi sosyal, siyasi ve fikir ayrılıklarına da değiniyor kitap. Kit

BİR KİTAP - TEK TADIMLIK HAYAT

Çok az bir ömrünüz kaldığını öğrenmiş olsanız şu an yaptığınızdan farklı ne yapardınız? Hiç düşündünüz mü?  Aslında hepimiz bir gün öleceğimizi biliyoruz, sadece zamanını bilmiyoruz. Bu durumda bu her an olabilir.  Tek Tadımlık Hayat gerçek bir yaşam öyküsü. Çevirisi de oldukça içten ve samimi. Yazarımızın tek kitabı. Kitabın başında, yazarımızın meslektaşlarından bazılarının kitap hakkındaki yorumları var. Birisi diyor ki; “Teşekkürler Dr. Lipshental, kalbime dokunduğun ve ruhumu uyandırdığın için.” Yorumlar sonrasında kitap, Önleyici ve Tıp Araştırma Enstitüsü Kurucusu ve Başkanı San Francisco-Kaliforniya Üniversitesi Profesörü Dean Ornish’in çok güzel bir Önsöz’ü ile başlıyor.  Dr. Lipsenthal uzun yıllar bir çeşit Kalp Hastalıklarını Geri Döndürme Programı olan Ornish Programı’nda doktor olarak çalışmıştır. Yüzlerce hastasının ölüm korkusunu yaşama sevincine dönüştürmüştür. İçinde bir yerlerde Rock yıldızı olma hayali kalmıştır. “Hayatta kolesterolü dengede tutm

KORKU VE CESARET ÜSTÜNE

Severek okumaya devam ettiğim kitap anekdotlarla dolu ve makalesinden önce bu anekdotlardan birini yazmak istedim; "Bir keresinde, bir denizin kenarındaki bir kumsalda, büyük bir festival yapılmış. Binlerce insan katılmış ve aniden hepsi tek bir soruya odaklanmış-deniz ölçülebilir mi, ölçülemez mi; dibi var mıdır, yok mudur; derinliği ölçülebilir mi? Tesadüfen, baştan aşağı tuzdan yapılma bir adam da oradaymış. "Bekleyin" demiş, "Tartışın, ben de bu sırada okyanusa gidip öğreneyim, çünkü insan içine dalmadan nasıl bilebilir?" Tuz adam, daha okyanusa daldığı anda erimeye başlamış ve dibe ulaştığı anda, yok olmuş. Öğrenmiş ama geri gelememiş. Ve bunu bilmeyenler, bu olayı uzun süre tartışmışlar. Bazı sonuçlara varmış olabilirler, çünkü akıl sonuçlara varmaya bayılır.. Cesur bir insan atlar ve kendi bilmediği, yaşamadığı hiçbir yanıtı kabul etmez. Başka kimsenin bilgisi, senin olamaz. Onlar bilmiş olabilirler, ama onların bilgisi,senin için