Ana içeriğe atla

DÜNYA BURASI, RÜYA UYKUDA :)




Çok rüya görenler, yaratıcılıklarını rüyalarıyla beslermiş. Rüyalarla ilgili okuduğum bir yazıda Salvador Dali'nin, eserlerinde rüyalarından faydalandığı anlatılıyor. Bilimsel açıdan bakıldığında tartışılır bir şeymiş. Rüyaların sembolik anlam taşıdığı anlatılıyor bir de. Ben de çok rüya görürüm; ama yaratıcılığımı çalıştırmadığı kesin :) Freud ve rüyalarla ilgili yazılanlar ise biraz daha karışık.

Sohbet etmekten keyif aldığım, iki arkadaşımla konuşuyoruz bir gün. Bir tanesi, sık sık aynı rüyayı gördüğünü söyledi, detaylandırmak istemediği için sormadık biz de. Ona buna danışırken, şehir dışında birine yönlendirmişler onu. Önce telefonla görüşmüşler, sonra yaşadığı yere gitmiş, tanışmış. Rüyalarını ona anlatıyormuş ve o kişinin kendisi için yol gösterici olduğunu, rüyalarını yorumladığını söyledi. Biz film gibi, dinledik onu. "Aslında herkesin bu hayatta bir kılavuzu var; ama biz ona hazırsak karşımıza çıkıyor" dedi. Benim için öyle bir kişi yok, çevremdeki insanlarda, kendi yaptığım bir yanlışın doğrusunu görebiliyor ve kendi yanlışımı farkedebiliyorsam ne mutlu bana. Kötü rüya görünce, dua kitaplarında bir cümlelik bir dua var, onu okurum, iyi rüya görünce de günüm iyi geçer, daha ne olsun :-) Aslında iyi rüyayı da, kötü rüyayı da anlatmamak lazımmış. İyi bir şeyi içimde tutamam ki ben. Bana anlatılan rüyayı iyi yorumlarım yalnız, iyi bir taraf bulmaya çalışırım :)

Bir de gerçek gibi olan rüyalar var. Çok nadiren görülen. O rüya neyin nesidir? neden görürüz? bilmiyorum. Ama şu var ki; sonrasında da bir kaç gün etkisinde kalıyor insan. Normalde uykumdan uyanmam. Çok canım bir şeye sıkılmışsa stresten, çok mutluysam sevinçten uyuyamam. Arası durumlarda yattığım gibi kalkarım. Gerçek gibi olan rüyalarda, uyanıp uyuyup devamını görürüm. Rüyalarla ilgili bir şeyler yazmak da aklıma ordan geldi aslında. Neden böyle bir rüya görürüz? Neden o kadar tanıdıktır gördüğümüz? Uyandığımızda bile neden etkisi rüyadan daha gerçektir? sanırım en önemli soru da bu..
oooo bu sorular uzar gider sanırım.. Dünya burası, rüya uykuda kaldı :)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NASIL BULMAK İSTİYORSAK ÖYLE BIRAKALIM

Bugün Aktif Felsefe Derneği ile çevre temizliği yaptık. 27 kişiymişiz, fena bir sayı değil aslında, çevre temizliği etkinliği olduğunu düşünürsek. İlk başta bir şey yok gibi gözüküyordu, sonra bir baktım traktörde bir çöp yığını oluşmuş torba torba. İnsanlar neler neler atmışlar, acaba bugün bizimle orada olup çöp toplasalardı, tekrar atarlar mıydı? merak ettim... Umursamazlık, nasıl olsa arkadan biri toplayacak, zaten bizden önce de atılmış, vb.gibi düşüncelerle bu saygısızlık yapılıyor. Ben bunu öncelikle kendine saygısızlık olarak görüyorum. Bir de şu var, iş hayatında da çok rahatsız olduğum bir konuydu. İnsanlar tek tek çok iyi; ama bir araya geldiklerinde korkunç olabiliyorlar. Ortak kullanım alanlarının kullanımı konusunda da bu geçerli..Evinde hijyen hastası kesilen biri, ortak kullanım alanlarını kullanırken inanılmaz davranıyor. Kendi yaptığının anlaşılmayacağı rahatlığı mı? yoksa başka biri temizleyecek nasılsa mantığı mı? ya da her ikisi..  Sınırlı bir alanı temiz...

KASITLI KÖTÜLÜK İFLAH OLMAZ

 Geçenlerde The I-land diye bir dizi izledim. Yorumlara baksaydım izlemezdim sanırım; ama ben diziyi beğendim, Lost'un tamamını izlememiştim ona benzerliğinden bahsetmişler, benziyor da tabi ki Lost çok daha güzeldi. Aslında The I-Land dizisinin fikrini sevdim.  3-5 yıldır iyilik ve kötülük üzerine düşündüğüm bir şeyi hatırlattı. Bir insan size yanlışlıkla kötülük yaptıysa, üzdüyse bu insan affedilebilir, sonucun size zarar vereceğini düşünememiş olabilir, kasıt yoktur,.vs.vs. Bunun tersi, kötülük kasıtlı ise, bile isteye yapıldıysa; emin olun ki bu insan pişman olmaz (istisnalar kaideyi bozmaz) ve fırsatını bulduğu ilk fırsatta size daha beterini yapar. Tecrübe ile sabittir. 😉Kaçın, kaçın, kaçın! Değişik sektörlerde çalıştığım için iki iş yerinde böyle insan modeline rast gelmişliğim var 😏Her ikisinin de ortak noktası biraz hasta ruhlu olmalarıydı ve kıskanç karakterleriydi. İlk bahsettiğim daha bilindik ortalık karıştıran tiplerden. Sonra denk gelen tam bir psikopattı. Şan...

"ZAMANIN İKİ BOYUTU VARMIŞ..."

Amanın yeni sene de almış başını gidiyor. Klasik bir cümle gibi olacak; ama yaşadığımız An'ların, ama gerçekten yaşadığımızı hissettiğimiz An'ların kıymetini bilmek gerek. Mutlu olmak için bir otobüse binmedik, 2 durak sonra inip Mutluluk'a ulaşmayacağız. Yol boyu izlediğimiz manzara kadar mutlu olacağız. O sebeple bu olsun-şu olsun mutlu olayım diye kendimizi şartlandırmamalıyız.  "Yaşamda, endişelerin %90'ı yersizmis~!" Yaşamak çok güzel de yarın ya da belki az sonra ölmeyeceğimizi biliyor muyuz? Öyleyse bu fani dünyada, önemli olan, 'önemli olmak değil değerli olmak, değerli hissetmek'. Bir de "Sene değişti, insanlar değişmedi, durumlar değişmedi falan filan...." diyorlar ya hani, ee o zaman biz değişelim bir zahmet! :-)