Ana içeriğe atla

BİR KİTAP - KÜÇÜK MAVİ EMPATİ KİTABI



Durum şu ki; Ah Canım! Vah Canım’dan öteye gidemeyen bir ‘Empati’ duygusuna sahibiz.

Nil Gün’ün Kişisel Gelişim üzerine çok değerli kitapları var, hatta bu alanda en iyilerden diyebiliriz. Kitap okumayı sevmeyenler için, bazı kitaplarının Cd’leri de var. Kuraldışı ile kişisel gelişim alanında, hem kurumlara hem bireylere yönelik workshopları var. Workshopların amacını; “Hasta insanı normal insan haline getirmek değil, normal insanı sağlıklı insana dönüştürmek.” olarak tanımlıyor. 1972 yıllarında gittiği California'da ondört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklı olarak yaşamış. California’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve humanistik psikoloji alanlarında eğitim gören yazarımız Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing ve NLP eğitimleri de almış. Köşe yazarlığı da yapan Nil Gün’ün radyo ve TV programları da var. 1995 yılında kurduğu Kuraldışı Yayınları'nda psikoloji ve bireysel gelişim, daha sonra kurduğu Ötesi Yayınları'nda felsefe, Aykırı Yayınları'nda ise sosyoloji alanında kitaplar yayınlamayı sürdürüyor. Kendisini öğrenme ve araştırma bağımlısı ve aynı zamanda eşi Saim Koç’un sevgilisi olarak tanıtıyor.

Küçük Mavi Empati kitabının makalesini yazmayı düşünürek almamıştım aslında. Kitap rafları arasında dolaşırken, kendim için aldığım bir kitaptı. Okumaya başladıktan sonra ise sizlere de anlatmak istedim. Bakmayın öyle küçük şirin bir kitap gözükmesine, içeriği çok geniş. Her cümle içinden birkaç cümle çıkıyor. İşte benim gözümle Küçük Mavi Empati Kitabı;


“İnsanı insan kılan özellik empati yeteneğini geliştirmiş olmasıdır.”

Yerinde olsam şeklinde başlayan ve önyargılarla dolu düşüncelerin empati ile alakası olmadığını hatırlatıyor kitap. Bunun yerine diyor ki: “Ben senin yerinde olsaydım farklı tepki verirdim; ama ben sen olsaydım aynen senin verdiğin tepkiyi verirdim.”

Özsaygı ve Özsevgi’nin empati’nin olmazsa olmazı olduğunu söylüyor. Kendimize ne kadar anlayışlı olabilirsek başka insanlara da o derece de anlayışımız artar. Doğuştan insan doğasında var olan empati yeteneğini zaman içerisinde (gerek aile, gerek toplum, gerekse kişilik etkisi ile) kaybediyoruz diyor yazarımız. “Herkes herkese karşı”

“Empati, alçakgönüllük, onurlu olmak” üçünün bir etik paket olduğunu söylüyor Nil Gün. Duyguları tanımamamızın da empati yeteneğimizin gelişmesine bir engel teşkil ettiğini söylüyor. Yabancı dil öğrenmek için insanların çok para ve bir o kadar zaman ayırdığını oysa ki kendimizi ve başkalarını anlamamızın şartı olan duyguların dilini öğrenmeye önem vermediğimizin altını çiziyor.

Empati eğitimi verilen okullarda (Türkiye’de bu var mı bilmiyorum) öğrencilerin başarı seviyelerinin daha yüksek olduğunu söylüyor. Duygusal Zeka kavramının ise iş dünyasında sıkça kullanıldığını biliyoruz.

Empati ile sempatiyi sıkça karıştırdığımıza da değinmiş yazarımız, bu bölümde özellikle bir yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için yazarımızın cümlelerinden örnek vermek istiyorum daha çok:

“Empatinin değeri, karşımızdaki kişinin sadece duygularını anlamaktan değil, bunun sonucunda ne yaptığımızdan gelir.”

“Sempati insanın tek başınalığını geçici olarak giderirken, empati karşımızdaki kişiye hayatta yalnız olmadığını hatırlatır…Sempati bir çeşit yandaşlıktır…ve acıma duygusu içerir…Empati ise iyileştirir, objektiftir, anlayışlı ve yakınlaştırıcıdır.. Empati fedakarlık değil, özveridir.. Özden verebilmek, yüreğin yüreğe dokunmasıdır.”

Kitap altı empati seviyesinden bahsediyor. Bu bölümde özellikle İçgüdüsel Empati seviyesi ilgimi çekti. “Tüm canlıların dünyaya gelirken sahip olduğu temel empati.” Bitkilerle ilgili ilk defa duyduğum bir örnek vermiş yazarımız. Bitkilere elektrot bağlandığında, seradaki başka bir bitkinin yaprağı koparıldığında, elektrot bağlı bitkinin buna tepki verdiği gözlemlenmiş. Yine Bitkiler gözlerinin önünde işlenen cinayetlere de tepki verdiği için, bitkilerin tepkilerinden bazı cinayetlerin çözüldüğünü söylüyor.

En son Yüksek Empati seviyesi var. Bunu spiritüel boyut olarak tanımlıyor yazarımız. Bu kişilerin ruhu titrettiğini, ruha hitap ettiğini söylüyor. Bu seviyede empati yeteneği gelişmiş biri görmek zor olsa gerek.

Kitapta çocuklarımız için uygulayabileceğimiz pratiklere de yer vermiş yazarımız. Ayrıca bazı bölümlerde yazdığı kitaplardan öneriler sunmuş bize. Çocukların duygularını önemsememiz gerektiğini, duyguların yaşı olmadığını da anlatıyor yazarımız. “İki yaşında da yetmiş iki yaşında da insanlar aynı duyguları hisseder.” Özgüveni, özsaygısı yüksek, kendini ve başkalarını seven-önemseyen çocuklar yetiştirmek için: Çocuk o daha, ne olacak, çocuk o anlamaz! gibi yaygın olan düşünceleri bir kenara bırakmamız şart.

Okurken o kadar çok cümlenin altını çizmişim ki, görünüşü küçük, anlattıkları çok büyük kitap. Her eve lazım, hele ki çocuklu evlere mutlaka.

Altın Kural; ”Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma. Sadece bu yetmez: Kendine yapılmasını istediğin şeyi, karşındaki istemiyorsa yine yapma.”

Kitabın Künyesi:

Kitabın Adı: Küçük Mavi Empati Kitabı


Yazarı: Nil Gün

Yayınevi: Kuraldışı

Sayfa Sayısı: 130


#Anı #Felsefe #Pozitif #Neşeli #Günlük #Duygusal #Kitap #İnsanlar #Aşk #Dostluk #Arkadaşlık #Sevmek #Yaşam #Empati NilGün

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR KİTAP - ROMANTİKA

Size Romantika’yı anlatmaya çalışacağım desem, umursamayacaksınız, biliyorum. Şu Çılgın Türkler’in yazarı, Turgut Özakman’ın yazdığı bir kitap dersem? Turgut Özakman’dan romantik bir aşk hikayesi. İlk basım tarihi Ocak 2000, benim okuduğum ise yedinci baskısı. Yaklaşık beş yıldır aklımda; ama bir türlü alıp okuyamamıştım, hep araya başka kitaplar girdi, unuttum. Romantika, yazarımızın ikinci kitabıdır. Yazarımızın, Diriliş-Çanakkale, Cumhuriyet-Türk Mucizesi gibi çok değerli kitapları bazı kitaplarındandır. 28 Eylül 2013’te, 83 yaşında vefat etmiştir. Geçen yine farklı bir kitabı almak için gitmiştim, yokmuş, rafta Romantika’ya takıldım, aradığım kitap da yoktu, demek bu kitabı okuma zamanım gelmişti. Elime aldım, sayfalarını çevirdim, beni saracak gibi hissettim, kitap kapağı da çok güzel. Kabartma şeklinde iki kelebek.  Hikayeyi romanımızın kahramanı Doğan Hoca’nın kızı Şirin’den dinliyoruz. Doğan Hoca 1960’lı yıllarda, sanat tarihi kürsüsünde aydın bir doçenttir. Sağ-sol çat

BİR KİTAP - KORKU - OSHO

Osho’yu bilmeyenimiz yoktur. Daha çocuk denecek yaşlarda, başkaları tarafından ezberletileni kabullenmektense, kendi gerçekliğini deneyimlemeyi tercih etmiştir. Kendisi ‘Asi Ruh’ olarak da anılıyor. 1931 yılında Hindistan’da doğmuştur. Tüm Hindistan’ı dolaşarak, tutucu din adamlarına meydan okumuştur. Hiçbir geleneğe ait olmadığını söyleyen Osho’nun, öğrencilerine ve dünyanın her yerindeki sevenlerine yaptığı konuşmalar otuzdan fazla dile çevrilmiş, altı yüzden fazla cilt halinde yayımlanmıştır. 1985 yılında yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçlamasıyla gözaltına alınmış ve bu sırada yavaş yavaş zehirlendiği söylenmiştir. Osho, Doğu’nun meditasyon teknikleri ile Batı’nın terapi yöntemlerine yepyeni bir bakış açısı getirmiştir. Toplum, din, politika, felsefe, psikoloji ve insanın varoluş ilişkisini ele alan Osho, bu konularda ileri sürdüğü oldukça cesur ve kalıpları kıran savları, söylemleri ve iddiaları ile birçok otoritenin tepkisini çekmiştir. Bazen dine karşı bazen dinin

"BOŞ KAYIK"

Karşı kıyısına geçiyorsa insan bir ırmağın Ve kendi sandalına boş bir kayık çarparsa, Aksi bir insan olmasına rağmen Çok öfkelenmeyecektir. Ancak kayıkta bir insan görürse Uzak durması için bağıracaktır ona. Feryadı duyulmazsa, tekrar bağıracaktır, Ve bir daha ve lanet okumaya başlayacaktır. Ve bunların hepsi kayıkta biri olduğu için. Eğer kayık boş olsaydı, Bağırmayacak ve öfkelenmeyecekti. Boşaltabilirsen kayığını Dünya ırmağını geçerken, Kimse sana engel olmayacak, Kimse sana zarar vermeye çalışmayacaktır.                                                     OSHO Bu şiiri ilk okuduğumda çok sevmiştim, bugün bir dostum, Osho'nun 'Boş Kayık' kitabından bir şey paylaşmış, onu okuyunca, hemen aklıma bu şiiri geldi. Okuyunca tekrar sevdim, hatta daha çok sevdim. İnsanın, bazen bazı şeyleri anlamlandırışı, yorumlayışı, zaman içerisinde değişebiliyor.