Ana içeriğe atla

BİR KİTAP - TEK TADIMLIK HAYAT



Çok az bir ömrünüz kaldığını öğrenmiş olsanız şu an yaptığınızdan farklı ne yapardınız? Hiç düşündünüz mü? 

Aslında hepimiz bir gün öleceğimizi biliyoruz, sadece zamanını bilmiyoruz. Bu durumda bu her an olabilir. 


Tek Tadımlık Hayat gerçek bir yaşam öyküsü. Çevirisi de oldukça içten ve samimi. Yazarımızın tek kitabı. Kitabın başında, yazarımızın meslektaşlarından bazılarının kitap hakkındaki yorumları var. Birisi diyor ki; “Teşekkürler Dr. Lipshental, kalbime dokunduğun ve ruhumu uyandırdığın için.” Yorumlar sonrasında kitap, Önleyici ve Tıp Araştırma Enstitüsü Kurucusu ve Başkanı San Francisco-Kaliforniya Üniversitesi Profesörü Dean Ornish’in çok güzel bir Önsöz’ü ile başlıyor. 

Dr. Lipsenthal uzun yıllar bir çeşit Kalp Hastalıklarını Geri Döndürme Programı olan Ornish Programı’nda doktor olarak çalışmıştır. Yüzlerce hastasının ölüm korkusunu yaşama sevincine dönüştürmüştür. İçinde bir yerlerde Rock yıldızı olma hayali kalmıştır. “Hayatta kolesterolü dengede tutmaktan, egzersiz ve iyi beslenmekten daha fazlası var, psikospiritüel olarak iyi olmamız da önemli.” diye düşünen bir doktordur. Yani, iç dünyamızı keşfedersek, ruhsal bilincimize sahip çıkarsak, tercihlerimizi de bu yönde geliştirip, iyileştirebiliriz. Yazarımız, hayatı dolu dolu yaşarken, ölümün varlığının ya da yokluğunun o An’ın keyfinden bir şey kaybettirmeyeceğini anlatıyor. 52 yaşında kansere yakalanır. Dr. Lee yoga ve meditasyona ilgilidir ve sezgisel yönü oldukça kuvvetlidir. Reenkarnasyona çok inanmamakla beraber, sıklıkla reenkarnasyon konulu kitapları okur ve bu tür diziler izler. Kendisine kanser teşhisi konulmadan yıllar önce geçmiş yaşamına ait bir deneyim de yaşar, panik halinde psikoterapist ve teolag (Tanrıbilim) arkadaşı Jim’e danışır. O da bunun olmasına şaşırmadığını söyler ve kendisine spiritüel yüzeye çıkma ve geçmiş yaşamlarla ilgili kitaplar okumasını önerir. Doktor yazarımızın konuyla ilgili benzer deneyimler yaşamış olan kişilerden örnekler vermesi de konuyla ilgili merak uyandırıyor. Elinizden gelenin en iyisini yapabilirsiniz; ama büyük resmi kontrol edemezsiniz.

Dr. Lee sık sık meditasyon yaptığından bahsediyor. Okudukça benim de meditasyona karşı ilgim arttı. Bazı araştırmacılara göre “Meditasyon yapanlarda beynin bu bilinçsiz bölümlerine ulaşma yeteneği geliştirebiliyorlarmış.” Altıncı hissim kuvvetli deriz, meditasyon yapıldığında öngörü ve altıncı his artıyor bu durumda. Dr. Lee aynı zamanda bir baba ve eşine aşık bir eştir. Hastalığıyla ilgili başa çıkamadığı durumlarda şu şekilde düşünüyormuş: “Bilinçdışı duygularımı kontrol etmek için bilinçli davranmam gerekiyordu. Beynimin kanserle ilgili kısmının aktivitelerini azaltmalı ve Will’in babası olarak düşünen tarafını harekete geçirmeliyim.” 

Meditasyon, yoga, reenkarnasyon, nefes egzersizlerinden tutun da öfke kontrolüne kadar her şeyden bahsediyor kitap. Yazarımız Öfke ile ilgili bölümü anlatırken “İnsan davranışları ile baş etmenin, kanserle baş etmekten daha zor olduğunu” söylüyor. Bununla ilgili yaptığı meditasyon da da oldukça zorlandığını görüyoruz.İmgeleme konusunda uzman doktor arkadaşı Marty, öfkesini bir kişiliğe büründürmesini söylüyor. Lee, kafası kalamar kafası gibi, pespaye bir adam hayal ediyor. Marty, ondan bu kalamar kafanın büyük balonlar yapıp onları atmosfere salmasına izin vermesini istiyor. Bu aptalca gelse de Lee’ye, deniyor ve öfkesini gülünebilir bir hale getiriyor. Öfke kahkaya dönüştüğünde de iyileşme başlıyor. 

Bir düşünceye, bir duyguya ya da bir isteğe saplanıp kaldığınızda uygulayabileceğiniz pratik egzersizlere de yer veriyor kitabında Dr. Lee. “Şükretmek umudun en büyük ifadesidir” diyor. “Sadece iyi olanı, şimdiyi ve sonrasını düşünün. Unutmayın ne ararsanız, onu bulacaksınız.” 

Duvarlarımızı yıkmamızı söylüyor yazarımız. Bizi mutsuz eden her ne ise, duvarları yıkmamızı yoksa diğer tarafın neye benzediğini göremeyeceğimizi söylüyor ve hepimizin içinde bunu yapabilecek güç olduğunu da ekliyor. Ve diyor ki kitap; Hayatımızın her An’ı çok değerli ve biz bu her saniyenin hakkını vermeliyiz.

“Aşk dünyayı döndürmez. Aşk onu değerli kılan şeydir.”

                                                   Franklin P.Jones






Kitabın Künyesi:

Kitabın Adı: Tek Tadımlık Hayat

Yazarı: Lee Lipsenthal

Yayınevi: Martı

Sayfa Sayısı: 248

Çeviren: Derya Engin



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NASIL BULMAK İSTİYORSAK ÖYLE BIRAKALIM

Bugün Aktif Felsefe Derneği ile çevre temizliği yaptık. 27 kişiymişiz, fena bir sayı değil aslında, çevre temizliği etkinliği olduğunu düşünürsek. İlk başta bir şey yok gibi gözüküyordu, sonra bir baktım traktörde bir çöp yığını oluşmuş torba torba. İnsanlar neler neler atmışlar, acaba bugün bizimle orada olup çöp toplasalardı, tekrar atarlar mıydı? merak ettim... Umursamazlık, nasıl olsa arkadan biri toplayacak, zaten bizden önce de atılmış, vb.gibi düşüncelerle bu saygısızlık yapılıyor. Ben bunu öncelikle kendine saygısızlık olarak görüyorum. Bir de şu var, iş hayatında da çok rahatsız olduğum bir konuydu. İnsanlar tek tek çok iyi; ama bir araya geldiklerinde korkunç olabiliyorlar. Ortak kullanım alanlarının kullanımı konusunda da bu geçerli..Evinde hijyen hastası kesilen biri, ortak kullanım alanlarını kullanırken inanılmaz davranıyor. Kendi yaptığının anlaşılmayacağı rahatlığı mı? yoksa başka biri temizleyecek nasılsa mantığı mı? ya da her ikisi..  Sınırlı bir alanı temiz...

KASITLI KÖTÜLÜK İFLAH OLMAZ

 Geçenlerde The I-land diye bir dizi izledim. Yorumlara baksaydım izlemezdim sanırım; ama ben diziyi beğendim, Lost'un tamamını izlememiştim ona benzerliğinden bahsetmişler, benziyor da tabi ki Lost çok daha güzeldi. Aslında The I-Land dizisinin fikrini sevdim.  3-5 yıldır iyilik ve kötülük üzerine düşündüğüm bir şeyi hatırlattı. Bir insan size yanlışlıkla kötülük yaptıysa, üzdüyse bu insan affedilebilir, sonucun size zarar vereceğini düşünememiş olabilir, kasıt yoktur,.vs.vs. Bunun tersi, kötülük kasıtlı ise, bile isteye yapıldıysa; emin olun ki bu insan pişman olmaz (istisnalar kaideyi bozmaz) ve fırsatını bulduğu ilk fırsatta size daha beterini yapar. Tecrübe ile sabittir. 😉Kaçın, kaçın, kaçın! Değişik sektörlerde çalıştığım için iki iş yerinde böyle insan modeline rast gelmişliğim var 😏Her ikisinin de ortak noktası biraz hasta ruhlu olmalarıydı ve kıskanç karakterleriydi. İlk bahsettiğim daha bilindik ortalık karıştıran tiplerden. Sonra denk gelen tam bir psikopattı. Şan...

"ZAMANIN İKİ BOYUTU VARMIŞ..."

Amanın yeni sene de almış başını gidiyor. Klasik bir cümle gibi olacak; ama yaşadığımız An'ların, ama gerçekten yaşadığımızı hissettiğimiz An'ların kıymetini bilmek gerek. Mutlu olmak için bir otobüse binmedik, 2 durak sonra inip Mutluluk'a ulaşmayacağız. Yol boyu izlediğimiz manzara kadar mutlu olacağız. O sebeple bu olsun-şu olsun mutlu olayım diye kendimizi şartlandırmamalıyız.  "Yaşamda, endişelerin %90'ı yersizmis~!" Yaşamak çok güzel de yarın ya da belki az sonra ölmeyeceğimizi biliyor muyuz? Öyleyse bu fani dünyada, önemli olan, 'önemli olmak değil değerli olmak, değerli hissetmek'. Bir de "Sene değişti, insanlar değişmedi, durumlar değişmedi falan filan...." diyorlar ya hani, ee o zaman biz değişelim bir zahmet! :-)