Severek okumaya devam ettiğim kitap anekdotlarla dolu ve makalesinden önce bu anekdotlardan birini yazmak istedim;
"Bir keresinde, bir denizin kenarındaki bir kumsalda, büyük bir festival yapılmış. Binlerce insan katılmış ve aniden hepsi tek bir soruya odaklanmış-deniz ölçülebilir mi, ölçülemez mi; dibi var mıdır, yok mudur; derinliği ölçülebilir mi? Tesadüfen, baştan aşağı tuzdan yapılma bir adam da oradaymış. "Bekleyin" demiş, "Tartışın, ben de bu sırada okyanusa gidip öğreneyim, çünkü insan içine dalmadan nasıl bilebilir?"
Tuz adam, daha okyanusa daldığı anda erimeye başlamış ve dibe ulaştığı anda, yok olmuş. Öğrenmiş ama geri gelememiş. Ve bunu bilmeyenler, bu olayı uzun süre tartışmışlar. Bazı sonuçlara varmış olabilirler, çünkü akıl sonuçlara varmaya bayılır..
Cesur bir insan atlar ve kendi bilmediği, yaşamadığı hiçbir yanıtı kabul etmez. Başka kimsenin bilgisi, senin olamaz. Onlar bilmiş olabilirler, ama onların bilgisi,senin için sadece veridir. Sadece sen bildiğin zaman bilgidir.Aksi takdirde seni kanatlandıramaz; aksine, bir taş gibi boynunun etrafında asılı kalır...."
Yorumlar
Yorum Gönder