Ana içeriğe atla

GÜZELLİKLERE HER ZAMAN İHTİYACIMIZ VAR!



                    Özel günleri neden seviyorum?


Çünkü herkeste olmadığı kadar bir pozitiflik, bir iyimserlik..Unuttuğumuz hoşgörü. Bayramlar mesela; her ne kadar eski bayramlar kalmadı dense de, kızgınlık, küskünlük o gün için unutuluyor. Uygulayan az da olsa var. Sevmediği birine bile, bayram hatırına iyi davrananlar var. "Bugün bayram kalp kırmayalım.!"


Yeni yıl kutlamaları. Ne değişecek dense de; birçoğumuz bir sonraki yıla saklar yarım kalan hayallerini, yeniden planlar yapılır, yapılacaklar gözden geçirilir. Artılar-eksiler değerlendirilir. Gördüğüm kadarı ile yine, sadece sevdiklerimize değil, tanımadığımız insanlara bile 'İyi yıllar!' dileğinde bulunuyoruz.. Bu söz ile ne kadar mutlu olan, kendini iyi hisseden, yüzüne kocaman bir gülümseme yayılan insanlar biliyorum.


Doğumgünleri. Yılda iki kere kutlansın; ama bir yaş atarak :-) Ne güzel dilekler, içten dualar duyuyor insan, nasıl mutlu olmazsın. Hediye alınca ne gerek var diyorlar ya, bence gerek var. Bu çok basit bir, herhangi bir şey olabilir. Senin için yapılan. Gereği vardır ve çok da mutlu eder.


Yani sonuç şu ki; seviyorum böyle zamanlar..Bunlar dışında, şu an aklıma gelmeyen benzeri günler, zamanlar vs..İnsanları iyimser yaptığı için, katı tarafımızı yumuşattığı için. İnsanları cesur yaptığı için. Sevmediğim tek tarafı ne biliyor musunuz? Bu iyimserliğin, bu cesaretin, bu pozitifliğin, kısa sürmesi. Sonra ilk iyi hareketin, ilk cesur davranışın, ilk vb.karşı taraftan beklenilmesini sevmiyorum. Hayat kısa!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR KİTAP - ROMANTİKA

Size Romantika’yı anlatmaya çalışacağım desem, umursamayacaksınız, biliyorum. Şu Çılgın Türkler’in yazarı, Turgut Özakman’ın yazdığı bir kitap dersem? Turgut Özakman’dan romantik bir aşk hikayesi. İlk basım tarihi Ocak 2000, benim okuduğum ise yedinci baskısı. Yaklaşık beş yıldır aklımda; ama bir türlü alıp okuyamamıştım, hep araya başka kitaplar girdi, unuttum. Romantika, yazarımızın ikinci kitabıdır. Yazarımızın, Diriliş-Çanakkale, Cumhuriyet-Türk Mucizesi gibi çok değerli kitapları bazı kitaplarındandır. 28 Eylül 2013’te, 83 yaşında vefat etmiştir. Geçen yine farklı bir kitabı almak için gitmiştim, yokmuş, rafta Romantika’ya takıldım, aradığım kitap da yoktu, demek bu kitabı okuma zamanım gelmişti. Elime aldım, sayfalarını çevirdim, beni saracak gibi hissettim, kitap kapağı da çok güzel. Kabartma şeklinde iki kelebek.  Hikayeyi romanımızın kahramanı Doğan Hoca’nın kızı Şirin’den dinliyoruz. Doğan Hoca 1960’lı yıllarda, sanat tarihi kürsüsünde aydın bir doçenttir. Sağ-sol çat

BİR KİTAP - KORKU - OSHO

Osho’yu bilmeyenimiz yoktur. Daha çocuk denecek yaşlarda, başkaları tarafından ezberletileni kabullenmektense, kendi gerçekliğini deneyimlemeyi tercih etmiştir. Kendisi ‘Asi Ruh’ olarak da anılıyor. 1931 yılında Hindistan’da doğmuştur. Tüm Hindistan’ı dolaşarak, tutucu din adamlarına meydan okumuştur. Hiçbir geleneğe ait olmadığını söyleyen Osho’nun, öğrencilerine ve dünyanın her yerindeki sevenlerine yaptığı konuşmalar otuzdan fazla dile çevrilmiş, altı yüzden fazla cilt halinde yayımlanmıştır. 1985 yılında yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçlamasıyla gözaltına alınmış ve bu sırada yavaş yavaş zehirlendiği söylenmiştir. Osho, Doğu’nun meditasyon teknikleri ile Batı’nın terapi yöntemlerine yepyeni bir bakış açısı getirmiştir. Toplum, din, politika, felsefe, psikoloji ve insanın varoluş ilişkisini ele alan Osho, bu konularda ileri sürdüğü oldukça cesur ve kalıpları kıran savları, söylemleri ve iddiaları ile birçok otoritenin tepkisini çekmiştir. Bazen dine karşı bazen dinin

NASIL BULMAK İSTİYORSAK ÖYLE BIRAKALIM

Bugün Aktif Felsefe Derneği ile çevre temizliği yaptık. 27 kişiymişiz, fena bir sayı değil aslında, çevre temizliği etkinliği olduğunu düşünürsek. İlk başta bir şey yok gibi gözüküyordu, sonra bir baktım traktörde bir çöp yığını oluşmuş torba torba. İnsanlar neler neler atmışlar, acaba bugün bizimle orada olup çöp toplasalardı, tekrar atarlar mıydı? merak ettim... Umursamazlık, nasıl olsa arkadan biri toplayacak, zaten bizden önce de atılmış, vb.gibi düşüncelerle bu saygısızlık yapılıyor. Ben bunu öncelikle kendine saygısızlık olarak görüyorum. Bir de şu var, iş hayatında da çok rahatsız olduğum bir konuydu. İnsanlar tek tek çok iyi; ama bir araya geldiklerinde korkunç olabiliyorlar. Ortak kullanım alanlarının kullanımı konusunda da bu geçerli..Evinde hijyen hastası kesilen biri, ortak kullanım alanlarını kullanırken inanılmaz davranıyor. Kendi yaptığının anlaşılmayacağı rahatlığı mı? yoksa başka biri temizleyecek nasılsa mantığı mı? ya da her ikisi..  Sınırlı bir alanı temizleme