Ana içeriğe atla

BİR KİTAP - GURUR VE ÖNYARGI


Jane Austen 19. y.y.da yaşamıştır. Çok genç yaşta, 42 yaşında göğüs kanseri olarak yaşamını yitirmiştir. Güçlü kadın karakterleri, eserlerinin başkahramanlarıdır. Gurur ve Önyargı adı gibi karşıtlıklar romanıdır. Yazarın ikinci romanıdır. Yazarın bütün romanları sinemaya uyarlanmıştır. 


Gurur ve Önyargı’ da Elizabeth önyargılı, Darcy ise gururludur. Elizabeth küçük bir taşra kasabasında yaşamasına rağmen, çok okuyan ve kendini sürekli geliştiren çok zeki bir kızdır. İyiniyetli ve içten bir yapıya sahip aynı zamanda çok gururludur. Darcy ise tam zıddıdır. Davranışları ve karakterlerinin farklı olması yanında toplumsal sınıf farklılığı da vardır. Gurur ve Önyargı yüzünden ilişkileri bir türlü yoluna girmez. Okurken ‘keşke biraz anlayışlı olsalar da birbirlerini kaybetmeseler’ diyorsunuz. Başkahramanlarımız yeterince acı çekip akıllandıkları, inatlarından sıyrılmayı becerdikleri zaman sevenler kavuşur kitap mutlu sona doğru ilerler. 

Kitaptan; 

Charles Bingley’nin Netherfield Park malikânesini kiraladığı haberi Longbourn köyü civarında özellikle Bennetlerin evlerinde büyük bir heyecana yol açar. Bennetler’ in beş tane evlenmemiş kızları vardır. Jane, Elizabeth, Mary, Kitty ve Lydia. Anneleri Bayan Bennet evlenmeleri konusunda biraz ümitsizdir. Bayan Bennet’ in hırsı ve görgüsüzlüğü de roman boyunca dikkatlerden kaçmıyor. Bayan Bennet, Bay Bennet’ i gözde bekar yeni komşularıyla tanışma ziyaretine gitmesi konusunda sıkıştırır. Tanışma ziyaretinden sonra bir balo tertiplenir. Charles Bingley’ nin, ailenin büyük kızı Jane’ e karşı fazlaca ilgili olması Bayan Bennet’ i çok mutlu eder. Bingley’nin yakın arkadaşı Bay Darcy ise ukala ve kendini beğenmiş bulunur. Devamındaki sosyal etkinliklerde Elizabeth, Darcy’ nin dikkatini çeker. Zekası ve çekiciliği gün geçtikçe onu sarar. Beklendiği gibi Jane ve Bingley’ in arkadaşlıkları gelişmeye devam eder. Jane, Bingley’nin evine bir ziyareti sırasında yolda üşütür ve hasta düşer. Netherfield’da onu misafir ederler iyileşene kadar. Elizabeth ablası Jane’e göz kulak olmak için çamurlu yollardan yürüyerek Bingleyler’ in malikanesine gider. Bingley’ in kızkardeşleri onu kibirli bir tutumla karşılarlar. Elizabeth, Darcy’ nin biraz daha dikkatini çeker bu arada. 

Kış başlarında, Jane’i hayalkırıklığına düşüren bir kararla Bingley’ ler Londra’ya geri dönerler. Jane’ e de unutmaktan başka çare kalmaz. Elizabeth ilerleyen bölümlerde bir çok kez Darcy ile karşılaşır. Her karşılaşmadan sonra Elizabeth Darcy’ biraz daha öfkeli, Darcy ise tam tersi Elizabeth’ e biraz daha hayran kalır. Olaylar gelişip çeşitlendikçe, Darcy’ i tanıdıkça, olaylara tutumunu gördükçe, onun göründüğünden çok farklı biri olduğunu anlıyoruz. Bennet’ ler kötü sürprizlerle karşılaşıp ailece üzüntüler yaşıyorlar ve bunlar olurken hiç ummadıkları birinin kendilerine yardım ettiğini çok sonra öğreniyorlar. Güzel gelişmelerle hikayemiz sonuca ulaşıyor.” 

Zaman zaman klasikleri okumayı seviyorum. Eski zamanlardan günümüze bazı şeylerin değişmediğini gösteriyor bu roman. Teknolojinin gelişmesi, modernleşme, ilişkiler değişsede insanlar yine aynı. 


“Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur…” (Albert Einstein)



Kitabın Künyesi 

Kitabın Adı: Gurur ve Önyargı 

Yazarı: Jane Austen 

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Yayınları 

Sayfa Sayısı: 424 

Yayınlanma Yılı: 1813 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NASIL BULMAK İSTİYORSAK ÖYLE BIRAKALIM

Bugün Aktif Felsefe Derneği ile çevre temizliği yaptık. 27 kişiymişiz, fena bir sayı değil aslında, çevre temizliği etkinliği olduğunu düşünürsek. İlk başta bir şey yok gibi gözüküyordu, sonra bir baktım traktörde bir çöp yığını oluşmuş torba torba. İnsanlar neler neler atmışlar, acaba bugün bizimle orada olup çöp toplasalardı, tekrar atarlar mıydı? merak ettim... Umursamazlık, nasıl olsa arkadan biri toplayacak, zaten bizden önce de atılmış, vb.gibi düşüncelerle bu saygısızlık yapılıyor. Ben bunu öncelikle kendine saygısızlık olarak görüyorum. Bir de şu var, iş hayatında da çok rahatsız olduğum bir konuydu. İnsanlar tek tek çok iyi; ama bir araya geldiklerinde korkunç olabiliyorlar. Ortak kullanım alanlarının kullanımı konusunda da bu geçerli..Evinde hijyen hastası kesilen biri, ortak kullanım alanlarını kullanırken inanılmaz davranıyor. Kendi yaptığının anlaşılmayacağı rahatlığı mı? yoksa başka biri temizleyecek nasılsa mantığı mı? ya da her ikisi..  Sınırlı bir alanı temiz...

KASITLI KÖTÜLÜK İFLAH OLMAZ

 Geçenlerde The I-land diye bir dizi izledim. Yorumlara baksaydım izlemezdim sanırım; ama ben diziyi beğendim, Lost'un tamamını izlememiştim ona benzerliğinden bahsetmişler, benziyor da tabi ki Lost çok daha güzeldi. Aslında The I-Land dizisinin fikrini sevdim.  3-5 yıldır iyilik ve kötülük üzerine düşündüğüm bir şeyi hatırlattı. Bir insan size yanlışlıkla kötülük yaptıysa, üzdüyse bu insan affedilebilir, sonucun size zarar vereceğini düşünememiş olabilir, kasıt yoktur,.vs.vs. Bunun tersi, kötülük kasıtlı ise, bile isteye yapıldıysa; emin olun ki bu insan pişman olmaz (istisnalar kaideyi bozmaz) ve fırsatını bulduğu ilk fırsatta size daha beterini yapar. Tecrübe ile sabittir. 😉Kaçın, kaçın, kaçın! Değişik sektörlerde çalıştığım için iki iş yerinde böyle insan modeline rast gelmişliğim var 😏Her ikisinin de ortak noktası biraz hasta ruhlu olmalarıydı ve kıskanç karakterleriydi. İlk bahsettiğim daha bilindik ortalık karıştıran tiplerden. Sonra denk gelen tam bir psikopattı. Şan...

"ZAMANIN İKİ BOYUTU VARMIŞ..."

Amanın yeni sene de almış başını gidiyor. Klasik bir cümle gibi olacak; ama yaşadığımız An'ların, ama gerçekten yaşadığımızı hissettiğimiz An'ların kıymetini bilmek gerek. Mutlu olmak için bir otobüse binmedik, 2 durak sonra inip Mutluluk'a ulaşmayacağız. Yol boyu izlediğimiz manzara kadar mutlu olacağız. O sebeple bu olsun-şu olsun mutlu olayım diye kendimizi şartlandırmamalıyız.  "Yaşamda, endişelerin %90'ı yersizmis~!" Yaşamak çok güzel de yarın ya da belki az sonra ölmeyeceğimizi biliyor muyuz? Öyleyse bu fani dünyada, önemli olan, 'önemli olmak değil değerli olmak, değerli hissetmek'. Bir de "Sene değişti, insanlar değişmedi, durumlar değişmedi falan filan...." diyorlar ya hani, ee o zaman biz değişelim bir zahmet! :-)